Bahisle ilgili Türkiye Fikir Platformu’ndan yapılan açıklamada şu tabirlere yer verildi;
2019 yılının sonlarına Gerçek Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 olarak isimlendirilen virüs salgını dünyamızın tamamını esir almış ve insanlığı çaresiz bırakmıştır. 2020 ve 2021 yılları ortasında virüs mutasyona uğrayarak salgında yeni mutantların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Virüsün birinci çıktığı günden bugüne kadar hadise sayısı 133 milyona, vefat sayısı ise 2,9 milyon hududuna dayanmıştır. Bu illet virüsten kurtulmak için birçok devletin ve ilaç firmalarının çalışmalarının sonucunda çeşitli aşılar ortaya çıkmış ama hastalığın süratli yayılımı ve aşı üreten merkezlerin sayısının az olması sebebiyle virüs hala çok faal ve yayılım suratı uygunca artmıştır.
Ülkemizde de geçen yıl Mart ayında ortaya çıkan bu virüs giderek yaygınlaşmış, milletimizin günlük yaşantısının akışını ve sıhhatini önemli manada etkilemiş ayrıyeten virüs binlerce insanımızın hayatının kayıp etmesine sebep olmuştur. Salgının 3. dalgasının başladığı bugünlerde hükümetimiz ve ilgili kurumlar gerekli önlemleri ve tedbirleri almakla birlikte vatandaşlarımıza da bu hususta büyük vazifeler düşmektedir.
Yakında idrak edecek olduğumuz mübarek Ramazan ayını bu yıl da salgın gölgesinde geçirmek durumunda kalacağımız ortadadır. Bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığımız toplumun çeşitli kesitlerle gerekli istişareleri yapmış ve sonuçta Ramazan ayının değerli bir ibadeti olan teravih namazıyla ilgili halkımızın sıhhatini düşünerek ve sonradan oluşabilecek birtakım tezviratları önlemek maksadıyla bir karar almıştır.
Bahar mevsiminde olmamız sebebiyle yağışlı ve soğuk havanın tesirleri devam etmekte olup ve birçok bölgemizde hala kış mevsiminin tesirleri devam etmektedir. Yağış, karanlık, tehlikeli hastalık ve hastaya bakmak üzere sebeplerle dahi farz namazlarının dahi birleştirilmesine ve herkesin kendi yerinde kılmasına müsaade veren bir fıkıh, sünnet olan bir namazı cemaatle mescitte kılmak için Müslümanların hayatlarını tehlikeye atmasına elbette müsaade vermeyecektir. Teravih namazının karanlıkta olması, salgın dolayısı ile cemaatin sevk ve yönetiminin zahmetini göz önüne aldığımızda herkesin namazların konutlarında kılmasının daha yanlışsız olacağına inanmaktayız.
Diyanet İşleri Liderimiz Sayın Prof Dr Ali Erbaş mevzuyla ilgili: “Yaptığımız istişareler sonucunda teravih namazını mescitlerde değil konutlarımızda kılmanın uygun olduğuna karar verdik” biçiminde yaptığı açıklamayı yerinde buluyor ve şimdiden mübarek Ramazan ayının ülkemiz ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Cenabı Mevla’dan niyaz ediyoruz.
En kısa müddette tüm dünyayı etkileyen bu salgın sürecinin sona ermesi ve ibadetlerimizi daima birlikte eda edeceğimiz birçok Ramazan aylarına daima birlikte huzur içinde kavuşmak dileğiyle kamuoyuna hürmetlerimizi sunarız.
