Eski Başbakan Tansu Çiller, Karabük’ün vilayet oluşunun 27. yıl dönümünü kutladı. Başbakanlığı periyodunda 78. vilayet olan Karabük’ün kuruluş yıldönümünü kutlamak için Karabük’te uydudan yayın yapan BRTV’ye telefonla bağlanan Tansu Çiller, BRTV İdare Şurası Lideri Mehmet Çetinkaya’nın sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin birinci bayan başbakanı olduğunu ve direkt doğruya milletin seçimiyle geldiğini anlatan Tansu Çiller, “Şu basamaktan sonra Türkiye’nin birinci bayan başbakanı olmuşum, birinci bayan dışişleri bakanı, hazine bakanı, birinci bayan başbakan yardımcısı olmuşum anladığıma nazaran duyduğuma nazaran bütün İslam dünyasında gerçek manada bir demokratik seçimle gelmiş bir saltanattan değil de direkt doğruya milletin seçimiyle gelmiş birinci bayan başbakanmışım, birinci bayan profesör başbakanmışım. Bütün bunlar alışılmış insanı memnun ediyor. Hamdolsun diyorum” formunda konuştu.
Yeni bir dünya kurulduğunu ve iki bloğun da oluştuğunu anlatan Çiller, Türkiye’nin memleketler arası bir vahim sıkıntıyla karşı karşıya kaldığının altını çizdi. Çin’in 10-15 yıl içerisinde dünya birinciliğini alacağını söyleyen Çiller, şöyle devam etti:
“Şu anda eksik gördüğüm bir şey var. Türkiye’de merkez sağ yok. Yani merkez sağ ve merkez sol da yok aslında. Merkez sağım diye ortaya çıkanlar aslında merkez sağ değil. Yanlışsız Yol Partisi’nden kopup sonra AK Parti’nin kurucusu olup sonra MHP’nin elini öpüp sonra ondan çıkıp ben merkez sağ olacağım diye bir kadro milliyetçi ayakları kesen, milliyetçi cenahı o parti içinde yok eden bir yaklaşımla merkez sağ olunmuyor.
Merkez sağ sahiden bütün ülkeyi kucaklayan herkesi rahat ettiren lakin Türkiye’nin birebir vakitte milliyetçilik ruhunu tek çakıl taşı vermem anlayışıyla icraata koyan, uygulayabilen, milletlerarası seviyede bunu yapabilen bir yaklaşımdır.
Türkiye zannedildiğinden çok daha vahim bir problemle, memleketler arası meseleyle karşı karşıya. Yeni bir dünya kuruluyor. Bu kurulan yeni dünyada iki blok oluştu. Bunlardan bir tanesi Çin. Ki 10-15 yıl içerisinde birinciliği alacak. Tüm gelir olarak dünya gelirinin en birincisi olacak. Çok az vakitten bahsediyorum. Evvelden biz bunu yüz yıl sonra falan derdik. 10-15 yıl diyorum. Bunun yanında Rusya, Hindistan, İran var. Bir blok oluşmaya başladı.
Öbür taraftan hiç olmadığı kadar Avrupa ve Amerika birbirlerine yaklaştılar. Aslında Avrupa ve Amerika’da insan haklarının âlâ olmadığını görüyoruz. Küçücük kızlar, minicik bebekler görüyorsunuz kıyılarda ölüyorlar. Biz almayız diyorlar. Niye? İslam dünyasından geliyor, Müslüman diye. Yahut kendilerinin istedikleri bir kültürden gelmiyor diye. Bütün dünyada insan hakları adeta ayaklar altına alındı.
“TÜRKİYE’Yİ DÜZLÜĞE ÇIKARMAK LAZIM”
Yeni dünyanın kurulurken her iki bloğun da Türkiye’nin parçalanması için uğraştığını tabir eden Tansu Çiller, Türkiye’yi milletlerarası seviyede düzlüğe çıkartmak gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin tek başına iktidarlar periyodunda yüzde 6,5 doğal büyüme oranı olduğunu koalisyonlar devrinde ise darbe devirlerinden bile daha düşük büyüme oranlarının olduğunun hatırlatan Tansu Çiller, 6’lı masayı eleştirdi. 6’lı masanın şimdi Cumhurbaşkanı adayı bile çıkartamadığını söyleyen Çiller, kelamlarını şöyle sürdürdü:,
Böyle bir dünya Türkiye’nin bölgesinde parçalanması için her iki blok da uğraşıyor. Yani bunu bir tehlikenin farkına vararak memleketler arası seviyede Türkiye’yi düzlüğe çıkarmak lazım. Burada büyük bir bölünmüşlük görüyorum. Bu bölünmüşlük bir tarafta iktidarda olanlara büyük bir cephe almış durumda. Onları beğenmiyorlar, bu türlü bir muhalefet çıktı. Ancak Türkiye’nin önüne koydukları o 6’lı masa, 6’lı koalisyonlarla bir yere gitmek mümkün olmadığını biliyorum.
Bakın Türkiye’nin yüzde 6,5 doğal bir büyüme oranı var. Nedir bu büyüme oranı? Tek başına iktidarlar olduğu vakit, Türkiye 6,5 büyümüş. Ne olmuş ortada darbeler olmuş. O vakit 3,1’e düşmüş. Ancak şayet koalisyonlar olursa, koalisyonlar devrinde Türkiye’nin büyüme oranı 2,8. Darbelerin de altında. İki yahut üç partili koalisyonlardan bahsediyorum. Yüzde 80 yahut yüzde 90’da iki parti. O bile kimlerin ne olacağını ne yapacağını bilemeyen bir ortam oluşturuyor.
Şimdi ortalarından daha şimdi bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaramamış. Birisi çıkıyor iradesini koyamıyor. O irade altı modüle bölünmüş. Hepsi farklı bir şey düşünüyor. Yani daha Cumhurbaşkanı adayını belirlemekte bir ortaya gelemeyen ve bir aday çıkaramayan o iradeyi bölüşürken arbedeye düşen bir irade nasıl olacak da bir ortaya gelip de Türkiye’yi bu türlü bir ortamda yönetim edecek.
“HİÇBİR ŞAHSÎ SANDALYE DİLEĞİM YOK”
6’lı masanın kazandığında azınlık hükumetinin kurabileceğini söyleyen Tansu Çiller, “Ben bütün bunları gördükçe ülkem ismine bir anne üzere, evladına bakar üzere ülkeme bakıyorum. Hiçbir şahsî ikbal yahut sandalye dileğim yok. Allah şahidimdir. Nasıl olsun ki?” diye konuştu.
Çekoslovakya’nın bölünmesini hatırlatan Çiller, “Böyle bir ortamda yönetim etmenin ötesinde kazansalar bile azınlık hükumeti kurabilecekler. Ve fakat HDP üzere bir partinin ipine asılarak çoğunluğu bulacaklar. Türkiye bu türlü bir ortamdan dünya yine şekillenirken nerede yerini alacağını tayin etmesini, bu türlü bir HDP’in ipine bağlı bir oluşuma bırakacak. Ben bütün bunları gördükçe ülkem ismine bir anne üzere, evladına bakar üzere ülkeme bakıyorum. Hiçbir şahsî ikbal yahut sandalye dileğim yok. Allah şahidimdir. Nasıl olsun ki? Benim için bunların hepsi geride kalmış” formunda konuştu.
“MERKEZ SAĞA MUHTAÇLIK VAR, KURULMASINA YARDIMCI OLABİLİRİM”
Türkiye’nin başına neler gelebileceğini gördüğünü söyleyen Eski Başbakan Tansu Çiller, bunun kurulmasına yardımcı olabileceğini hatta bunun başını çekebileceğini söyledi. Çiller, “Türkiye’nin başına neler gelebileceğini görüyorum. Onun için bir merkez sağa muhtaçlık olduğunu düşünüyorum. Bunun kurulmasına yardımcı olabilirim. Bunun başını çekebilirim. Bu kapıyı açık tutmak için gayret verebilirim. Ben karar da vermedim. Milletim karar versin” dedi.
“İYİ GİDİYOR İŞLER, TÜRKİYE RAHAT, BÜYÜMESİ İYİ”
Kendisine şu ana kadar çok ısrar edildiğini söyleyen Çiller kelamlarını şöyle sürdürdü:
Bana çok ısrar edildi şu ana kadar gel diye, ben dedim ki niçin geleyim? Düzgün gidiyor işler. Türkiye rahat büyümesi âlâ. Bir muhtaçlık olacak ben bu gereksinime karşılık verdiğimi göreceğim ve Türkiye çok büyük bir tehlike altında göreceğim. Artık bütün bunlar bir ortaya gelince benim bu ülkenin bana verdiklerinden sonra, bana verdikleri deneyimlerden sonra şayet benim üstümde bir vebal, vazife varsa bunu yerine getirmekten kaçmamalıyım. Lakin bu türlü bir talebim, isteğim yok. Heyecanım Türkiye için.
Türkiye kâfi ki yanlış adımlar atarak kendine altılı koalisyonlara, HDP’nin ipine bağlı olarak bir çoğunluğu zar sıkıntı elde etmelere, hakikat dürüst bir kişinin çıkıp da adayım diyemediği o iradeyi kendinde bulamadığı bir ortamda hangi iradeyle Türkiye’yi yönetim edecekler. Bütün bunlar beni kısaca dehşete düşürüyor.