Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki haftalık olağan küme toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulunuyor.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan satırlar şu biçimde:
“Türk Ocakları’nın İstanbul’da düzenlediği bir toplantıya katılmıştım. Ortadan vakit geçti ikincisi düzenlendi, bu sefer daha kapsamlıydı. Akademik dünyadan pek çok insan katılmıştı. Bu dünyanın, İslam dünyasının problemleri var. Türkiye örnek olmak zorundadır. İnsanların inancına nasıl hürmet duyulduğu göstermek zorunda. Adalet vurgusu yaptım, İslam açısından da ne kadar değerli olduğunu söyledim. Sabah Türk Ocakları İstanbul Şubesi İdare Konseyi misyondan alındı. Bizim konuşmaya gereksinimimiz var, bir ortada oturup hoşu nasıl inşa edebiliriz buna gereksinimimiz var. İslam dünyasında kan akıyor, birbirlerini öldürenler İslam dünyasında çoğunlukla. İslam dünyasında kan durmasın mı, demokrasi olmasın mı, adalet olmasın mı? Tahammül edemiyorlar ya, akıllarını yitirmiş bunlar. Adalete tahammül edemeyen bir anlayış bu ülkeye adaleti nası getirecek. Kimse endişelenmesin, adaleti biz getireceğiz. Her hengame sonlarını getiriyor.
Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig yazmış… 11. yüzyılda yazılıyor, 21 yüzyıldayız. Diyor ki Yusuf Has Hacib, halkın adaletle yönetilmesi gerektiğini söylüyor. Yönetemiyorlar, yönetme güçleri yok.”
“SABRİ UZUN VE HANEFİ AVCI’NIN RÜTBELERİNİ GERİ DİKECEĞİZ”
“Akıllarını kullanmıyorlar. İstişare nedir? Bunu dahi düşünmek istemiyorlar. Bir kişi ben her şeyi bilirim diyor. Kimseye istişarem diyor. Bir kişi ben her şeyi biliyorum diyorsa aslında hiçbir şeyi bilmiyor demektir.
Adalet kıymetli bir kavram. İstanbul’daki toplantıda adaletin ne olduğunu da söz ettim. Devlette vazife yapan insanların toplumda adaletsizlik varsa bunu belirtme hakkı vardır. Sabri Uzun ve Hanefi Avcı’dan bahsediyorum. Sabri Uzun, taraflı yapıyorsunuz dedi. Vay sen misin bunu söyleyen. Gerisinden Hanefi Avcı, Selahattin Demirtaş için AİHM kararını uygulayın dedi. İkisinin de rütbeleri sökülecek. Adaletsizliğin ulaştığı boyutu görüyor musunuz? Sabri Uzun da Hanefi Avcı da bilsin, az kaldı, geliyor sandık. Onların sökülen rütbelerini motamot dikeceğiz. Haksızlığa tahammül edemiyoruz biz. O denli FETÖ iltisaklı falan deniyor. Bir ipte iki cambaz oynamaz. Biri düştü, oburu de düşecek.
TSK’nın 80-90 yaşındaki generallerini mahpusa atıyorsunuz. Kimileri mahpusta olduğunu da bilmiyor. Bu mudur devlet idaresi. Benden değil at içeri, bu benden tüm kabahatlerini kapat. Bu türlü bir devlet idaresi olmaz.”
“ŞEKER FABRİKALARINI SATTILAR”
“Adalet olarak yönetemiyorlar lakin ekonomik olarak da yönetemiyorlar. Şekerde hiçbir kasvetimiz yoktu, durduk yere IMF’nin talimatına uydular, kota getireceğiz diye. Kotayı uyguladılar, şeker üretimimiz düştü. Şeker fabrikalarını sattılar. 10 fabrikayı 680 milyon dolara sattılar. Tefecilere bir ayda ödenen para 19 milyar lira. 24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda. Yönetemiyorlar. Devlet bu türlü yönetilmez. Şeker fabrikalarını neden özelleştirdiniz.”
“KAÇAK ÇAYLARI TOPLAYIP, RİZE MEYDANINDA YAKACAĞIM”
“Çay, Rize’nin Artvin’in Trabzon’un stratejik eseridir. Şeker de hangi oyunu oynadılarsa çay da birebir oyunu oynayacaklar. Ulusal Çay Kurulu fiyat belirleyecekmiş. Yükü sırtından atacaklar, düşük fiyatı biz belirlemedik kurul belirledi diyecekler.
Rizeli kazanmasın, Artvinli kazanmasın, Trabzonlu kazanmasın lakin yabancı çay üreticileri kazansın. Bu iktidar size değil yabancılara çalışıyor. Bize oy versinler yahut vermesinler biz adaletten yanayız. Rizeli kardeşim duy bunu, biz iktidar olacağız. Kelamım var, kaçak çayları toplayıp Rize’nin meydanında yakacağım. Sen kazanacaksın. Biz oy peşinde kısır bir siyaset yapmıyoruz. Bizim için her şeyden kıymetlisi bu ülkede yaşayan insanların refahıdır. Çayı üreteceksin alın teri dökeceksin, sen kazanmayacaksın dışardan çay ithal edeceksin. Ne için? Rizeliyi çantada keklik görüyor, Trabzonluyu çantada keklik görüyor. Unutma, bu millet uyandı. Milletin sesi var artık.”
AYRINTILAR GELİYOR…