CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin küme toplantısında yaptığı konuşmada “Türkiye’nin kuruluşundan bu yana 1915 olaylarını Amerika’daki hiçbir lider soykırım olarak tanımlamazken neden artık tanımladı. Bu soru kıymetli. Asıl sorulması gereken soru bu. Biden’a kızmanın bir alemi yok. O kendi iç siyasetinin gereğini yapıyor” dedi.
Kılıçdaroğlu özetle şöyle konuştu:
CHP’Lİ BELEDİYELERİN YARDIMLARI: Türkiye tarihi günler yaşıyor. Her bir vatandaşımızın tek tek sorumluluğu var. Bu ülkede bir arada ve birlikte yaşamak istiyoruz. Bu ülkenin üzerine düşecek hiçbir gölgeyi kabul etmiyoruz. Emperyal güçlerin bakışını, gölge düşürmesini asla kabul etmiyoruz. Vatandaşlara sorumluluk hissini hatırlatırken bu prensiplerden yola çıkmak zorundayız. 20-26 Nisan tarihlerinde 847 bin 164 haneye belediye liderlerimiz tıpkı yardım yaptılar. 221 bin 508 haneye nakdi yardım yaptılar. Mansur Yavaş, tam kapanmayla birlikte özel bir çalışma yaptı ve 18 bin 500 esnafımıza 400 TL nakdi yardım dayanağı, 13 bin aileye başşehir kartları dağıtarak 400 lira dayanak verdi, 113 bin aileye verilecek takviye 45 milyon 200 bin lira.
GÖRÜLMEMİŞ BİR OLAY: Bizim Cumhuriyet tarihimizde hiç görülmemiş bir sey oldu. Ekmek kıymetli. İBB’nin ucuz ekmeği var. Ekmek büfesi koyuyor Ümraniye’ye. “Vay efendim burada ucuz ekmek satamazsın.” Niye? Sen veremiyorsun, bırak bari o versin. Bir dilim ekmeğe savaş açtılar. Tam bir ibret tablosu.
KAPANMA KÂFİ DEĞİL, TAKVİYE AÇIKLANMALI: Üç hafta tam kapanmaya gidiyorlar. Yanlışsız mudur, doğrudur. Lakin kapanma yapmak kâfi mi? Hayır. Dükkanı kapattın. Gündelikçiler var. Nasıl geçinecek bunlar? Artık bekliyoruz. Bir toplumsal yardımı açıklamasını bekliyoruz. İnsanların hayatı her seyin üstündedir. Fakat o insanların beslenmeye muhtaçlığı var. Toplumsal programı bekliyoruz. Bu mühlet içinde tüm icra takiplerinin durması lazım. Erdoğan nihayet dediğimi yaptı, turizmcileri çağırdı. Kısa çalışma ödeneğinin mühletini de uzattı. Doğruya teşekkür etmek de benim vazifemdir. Doğrunun her vakit yanında ve gerisindeyiz. Yanlış olduğu vakit da eleştiririz.
SİYASİ MATERYAL KONUSU OLMAMALI: 1915 konusu evvel yabancı haber ajanslarında ve medyada yer aldı. “Biden bu yıl 24 Nisan’da konuşurken ‘soykırım’ı kabul edecek” diye. Washington temsilcimizi aradım. Gerçek mu diye sordum. Evet yanlışsız dediler. Onun üzerine 22 Nisan’da bir açıklama yaptım. Biden bu türlü bir açıklama yaptığında Türkiye ve ABD ortasında onarılmaz hasarlara yol açabileceğini, bu işin siyasetçilerin değil, tarihçilerin vazifesi olması gerektiğini açıkladım. Biden açıklama yaptı ve soykırım sözcüğünü iki sefer kullandı. Bu Türkiye açısından çok büyük bir talihsizlik. Bugüne kadar pek çok iktidar geldi gitti. Lakin hiçbir ABD Lideri 1915 olaylarını bir soykırım olarak tanımlamadı. 1915 olaylarının bizim ve Ermeniler ortasında önemli travmalara yol açtığı bir gerçektir. Siyasetçilere düşen misyon; geçmişin acılarını bugün siyasi materyal konusu yapmamalarıdır.
BİDEN GAZETELERİ GÖRSEYDİ: 1915 olayları acı mıdır? Evet acıdır. İncelenmeli mi? Evet, gerekirse incelenmeli. Siyasetçiler değil, tarihçiler yapmalı. Türkiye bu bahiste her vakit hazır olduğunu söz etti. Arşivlerimizi açıyoruz tarihçiler gelsin baksın dedi. Ancak Ermenistan’da açsın arşivini. Böylelikle tarihçiler gerçek bilgiye ulaşsın. 1915 olaylarını tartışmayacağım o tarihçilerin misyonudur. Ancak şayet 19 Mayıs 1985 tarihinde New York Times ve Washington Post gazeteleri görülseydi ve o gazeteler sayın Biden’ın önüne konulsaydı tahminen bu türlü bir açıklama olmayacaktı. Zira o tarihte çok sayıda tarihçi 1915 olaylarının bir soykırım görülmeyeceğini, adlandırılmayacağını ilan ediyorlardı bütün dünyaya. Fakat o vakit bir devlet vardı.
MİYAVLAMA SESİ GELDİ: Maharetsiz bir idarenin Türkiye’yi getirdiği noktadır bu. Erdoğan tam 3 gün sustu. Erdoğan’ın trolleri “Ey Kılıçdaroğlu ne diyeceksin” diye toplumsal medyada bekliyorlardı. Erdoğan bir dünya önderi, Erdoğan bir aslan. Erdoğan bir kükreyecek ki herkes duyacak bu kükremeyi. Erdoğan konuştu, bırakın aslanı kedi üzere bir miyavlama sesi geldi. Kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktan aciz olan bir şahısla karşı karşıyayız. “Acaba biraz sert konuşursam başıma bir şeyler gelir mi?” Türkiye yönetilmiyor, savruluyor. Türkiye’nin kuruluşundan bu yana 1915 olaylarını Amerika’daki hiçbir lider soykırım olarak tanımlamazken neden artık tanımladı. Bu soru kıymetli. Asıl sorulması gereken soru bu. Biden’a kızmanın bir alemi yok. O kendi iç siyasetinin gereğini yapıyor. (HABER MERKEZİ)
