İstanbul Tabip Odası, korona virüsü salgınının geldiği noktayı ve kentte alınması gereken tedbirleri duyurmak için Cağaloğlu’nda bulunan binalarında açıklama yaptı. Toplantının yapıldığı salona “İstanbul için 5 acil tedbir” pankartı asıldı.
İstanbul Tabip Odası İdare Heyeti Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu, 11 Mart 2020’de birinci olayın resmi olarak bildirilmesinden beri hiçbir vakit tam olarak denetim altına alınamayan salgının yılsonunda en üst boyutlara ulaştığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘kademeli normalleşme’ açıklamasını hatırlatan Küçükosmanoğlu, “Vaka sayıları mart ayı başında 111’e, mart ortasında 251’e, bir hafta sonra 401’e, geçtiğimiz hafta ise süratle yükselerek 591’e çıktı. Bu sayı Türkiye ortalamasının üzerinde olup İstanbul, Samsun’un akabinde hadise sayısında ikinci en yüksek vilayet durumundadır. Altı hafta içerisinde hadise sayısı 10 kat artmıştır. Bir aylık seyir ‘kademeli normalleşme’ uygulamasının fiyasko ile sonuçlandığını göstermektedir. Ülkemiz günlük yeni hadise sayısında Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sıraya yükselmiştir” dedi.
Haziran başında denetimsiz bir açılma yaşandığını belirten Küçükosmanoğlu, Eylül ayından itibaren olay sayısında yine artış başlandığını, Ekim ayı sonunda ikinci pik olarak kendini gösterdiğini söyledi. “Yasaklar sürerken lebalep salonlarda yapılan parti kongreleri, kalabalık cenaze merasimleri yanında hak arama ve ekonomik demokratik talepleri lisana getiren aksiyonlara orantısız güç kullanarak müdahalede bulunma yasaklama bu devirde de devam etmiştir” diye konuşan Küçükosmanoğlu, iktidarın, pandemiyi muhalefeti baskı altına alma aracı olarak kullandığını belirtti.
5 ACİL ÖNLEM
İdare Konseyi Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, kentte durumun daha da kötüleşmemesi için alınması gereken acil önlemleri şöyle sıraladı:
Yaygın Test/Hızlı Aşılama: Hastalığın tespiti için yapılan PCR testleri başlangıca nazaran artmakla birlikte hala yetersizdir. Ülkemizde hala uygulanan PCR testi daha yaygın olarak kullanılmalı, bunun yanında daha süratli sonuç veren testler ile sistematik bir filyasyon planlaması yapılmalı, testlerle hangi varyantların görüldüğü, kümelenmeler ve bulaş kaynakları kamuoyuna açıklanmalıdır. Fiyatsız, inançlı ve tesirli aşı siyasi iktidarın bir lütfu değil her yurttaşın en doğal hakkıdır.
Ekonomik-Sosyal Takviyeli Kapanma/Kademeli-Kontrollü Açılma: Salgınla uğraşta halk sıhhati tedbirlerinin başında toplumsal hareketliliğin kısıtlanması gelmektedir. Salgının bütün seyri sırasında alınması gereken bu tedbirin vakit zaman kapanma olarak da tanımlanan biçimde sıkılaştırılması gerekmektedir. Göstermelik değil nitekim kâfi ekonomik ve toplumsal takviyelerin sağlandığı, kısıtlamaların herkese eşit uygulandığı 28 günlük adil bir tam kapanma uygulanmalı.
Sistematik Filyasyon/Etkili İzolasyon: Salgınla gayret için filyasyon çalışmaları sistematik olarak hayata geçirilmelidir. Fakat hastaların ve temaslıların tespiti kendi başına kâfi değildir. Hasta şahısların izolasyonu ve temaslıların karantina altına alınması gerekir. Bu şartların ise meskenlerde sağlanması birçok durumda mümkün olmamakta ve konut içi bulaş önemli bir sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle kamuya ilişkin yurtlar, misafirhaneler ve gibisi yerler izolasyon ve karantina gayesiyle kullanılmalıdır.
Acil Kamulaştırma/Yeniden Sosyalizasyon: Salgınla başa çıkabilmek için birinci basamağı parçalayan düzenlemeden ve liste tabanlı uygulamadan vazgeçilmeli; süratle uygulanacak ‘Yeniden Sosyalizasyon’ programıyla topluma dayalı ve nüfus tabanlı, pandemi ve öteki toplum sıhhati meseleleri ile tesirli bir uğraş için uygun mimari yapıya sahip kamuya ilişkin binalarda kamu çalışanlarından oluşan eksiksiz bir grupla hami sıhhat hizmetlerinin yürütülmesini sağlayacak birinci basamak sıhhat örgütlenmesi hayata geçirilmelidir.
Şeffaf Yönetim/İnsan Hakları Merkezli Pandemi Uğraşı: Genel olarak siyasi otoritenin, özel olarak Sıhhat Bakanlığı’nın pandeminin başından bu yana gerçekleri toplumla paylaşmaması toplumda büyük güvensizliğe neden olmuş ve tedbirlere ahenkte önemli sıkıntılara yol açmıştır. Salgınla ilgili bütün bilgiler başta Türk Tabipleri Birliği ve uzmanlık dernekleri olmak üzere toplumla açık olarak paylaşılmalı, salgın gayretinde ilgili bütün kurumlara yer verilmelidir.” (MA)
