DİYARBAKIR – Diyarbakır Barosu İdare Heyeti seçimi geçen pazar günü yapıldı. Seçim sonucunda Nahit Eren, Diyarbakır Barosu’nun yeni lideri oldu.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2000 yılında mezun olan Eren, Diyarbakır Barosu’nun kurumsal yapısı içerisinde uzun yıllar değişik misyon ve sorumluluklar üstlendi. Eren, 2012-2014 ortasında Diyarbakır Barosu İdare Konseyi üyeliği ve Diyarbakır Barosu Lider Yardımcılığı vazifelerinde bulundu. Yeniden 2016-2018 yıllarında da Diyarbakır Barosu İdare Konseyi üyeliği yaptı.
Baro Lideri mazbatasını dün alan Nahit Eren ile lider olarak ilgileneceği öncelikli problemlerin yanı sıra bayanların barodaki temsiliyetini, yargının durumunu ve seçimden evvel meslektaşlarına yönelik vaatlerini konuştuk.
‘HALKA BORCUMUZU ÖDEMEK İÇİN BİR FIRSAT’
Diyarbakır Barosu, bölgenin ve Türkiye’nin kıymetli kurumlarından biri oldu tarihi boyunca. Bu kıymetli pozisyon yöneticilerin omuzlarına bir yük bindiriyor olsa gerek, ne dersiniz?
Barolar elbette bir meslek kuruluşu fakat bunun yanında salt avukatların karşılaştığı sıkıntıları ve mesleksel dertleri gündemleştiren kurumlar olarak nitelendirilemezler. Barolar, hukukun temel ayağı olan savunmanın fonksiyonunu yerine getirmek konusunda vazgeçilmez kurumların başında geliyor. Diyarbakır Barosu’nun bu manada hem tarihi hem emeği kendisine daha farklı bir misyon ve rol yüklüyor. Bu sorumluluk bize Kürdistan’da şahidi olduğumuz hak ihlallerine karşı hukukun ve demokratik nizamın korunması noktasında ısrarcı olmamızı mecburî kılıyor. Diyarbakır Barosu’ndan başta Kürt toplumunun olmak üzere Türkiye kamuoyunun beklentisinin farkındayız ve bu farkındalığın bize nasıl sorumluluklar yüklediğinin şuuruyla adımlar atacağız. Kuşkusuz bu büyük bir sorumluluk lakin içinden çıktığımız bu baroya ve halka borcumuzu ödemek için de bir fırsat.
BARO SİVİL TOPLUMA ÖNCÜLÜK EDECEK
Lideri seçildiğiniz Diyarbakır Barosu’nun evvelki yöneticileri hakkında soruşturmalar devam ediyor. Sizin ilgilenmeniz gereken öncelikli sıkıntılardan biri budur, diyebilir miyiz?
Kürdistan’da yaşanılan hak ihlallerinin şahidi olduğumuzu söyledik doğal ki şahidi olduğumuz birçok olayın tıpkı vakitte avukatlığını yaptık ve bu bütün sürece bir yerde sanıkları olarak eklemlendik. Eski İdare Konseyi üyelerinden biri olduğum periyotta benim de içinde olduğum yöneticiler hakkında Kürdistan demekten, Ermeni Soykırımı tabirini kullanmaktan açılan davalar devam ediyor. Diyarbakır Barosu, bu türlü yargı süreçleri sonrasında kaybettiği liderinin izinde olmaya devam edecektir. Hakkımızda yürütülen soruşturmalar, açılan davalar bizi tabir özgürlüğüne olan inancımız konusunda lakin daha fazla güçlü kılabilir.
Öncelikle ilgileneceğiniz öbür hangi meseleler var?
Evvel tahlil sürecinin bitmesi ve darbe teşebbüsünün akabinde başlayan OHAL sürecinde sivil toplumun önemli bir kan kaybı yaşadı. KHK ile derneklerin kapatılması, STK yöneticilerinin haklarında soruşturmalar açılması kriminalize edilen bir sivil toplum ortaya çıkardı. Sivil toplum kriminalize edildikçe alandaki gücünü kaybetti. Bu hukuksuzluklar ve soruşturmalarla oluşturulan gözdağı barolar karşısında devreye sokuldu. Mesleksel bir kuruluş olmakla birlikte avukatlık kanununun çizdiği çerçeve sebebiyle barolar sivil toplumun doğal bir üyesi haline geliyor. Bilhassa bölgede Diyarbakır Barosu’nun bölge sivil toplumuna öncülük etmesi noktasındaki sorumluluğunun daha fazla farkına varması ve güçlü bir işbirliği ile bölge sivil toplumuna can suyu olabilecek bir plan ve programla hareket etmesi gerekecektir. Tahir Elçi cinayetiyle Kürt sivil toplumunun girdiği buhran, Osman Kavala’nın tutuklanması ile Türkiye sivil toplumunun hissettiği güvensizliği ortadan kaldırmaya çalışmak öncelikli vazifemiz olacak.
BAYAN TEMSİLİ DEĞERLİ
Üç bayan avukat idare heyetine seçildi. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Kamusal alanda bayan temsilinin güçlü olduğu ve Türkiye’de bir çok demokratik dönüşüme örnek olabilecek Diyarbakır’ın barosunda daha fazla bayan yönetici olmalıydı. Bayan lisanının ve bakışının daha güçlü halde yansıyacağı bir baro inşa etmek için idaredeki bayan arkadaşlarımız bizler için büyük bir baht. Yalnızca idarede değil kurullara da bayan temsilini ve lisanını en güçlü halde nasıl yansıtabiliriz sorusunun yanıtını çalışmalarımızla eşgüdümlü biçimde vereceğiz.
Yargı alanındaki gelişmeler için ne demek istersiniz?
Türkiye’de yasamanın büyük oranda etkisizleştiği bir periyottan geçiyoruz. Hukuk devletinin olmazsa olmazı olan güçler ayrılığının son devirde uygunca belirsizleştiği aşikar, bu kaygılarımızı artıran bir durum. Yargı gitgide siyasallaşıyor ve Türkiye’de anayasal nizamının korunması ismine çok büyük bir manası olan Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasına dönük iktidar ortağından davetler yapılıyor. Baro kanunun siyasal korkularla tekrar düzenlenmesi de yakın periyotta önümüze çıkan durumların başındaydı. Artık bu bütün bir örüntü içerisinde bizler hukuku ısrarla hatırlatmaya, bunun çabacısı olmaya devam edeceğiz.
MESLEKSEL DAYANIŞMAYA KATKI SUNACAĞIZ
Başkanlık seçimi öncesi yaptığımız söyleşide kimi vaatleriniz vardı. Baro Meclisi vaat olarak yeni ve kıymetliydi. Bununla birlikte ne üzere yenilikler düşünüyorsunuz?
Diyarbakır barosuna seçim sürecinde de ısrarlı bir biçimde iştirakçi bir baro maksadımızın olduğunu bunun içinde gerek Baro Meclisi’ni gerekse de Genç Avukatlar Meclisi kuracağımızı belirtmiştik. Baro meclisimizi evvelki periyot baro liderleri, mevcut baro lideri, idare şurası, merkez ve kurul liderleri ile belirlenen meslek kıdemindeki avukatlardan oluşturmayı planlamaktayız. Bu meclis, Diyarbakır Barosu’nun çalışmalarına katkı ve teklifte bulunmayı, meslek ve yargı problemlerinin tespit ve tahlilinde, her kıdemde avukatın teklif ve tenkitlerini demokratik ve iştirakçi sunmalarını sağlamayı, mesleksel dayanışma ve saygınlığın gelişimi katkı da bulunmayı amaçlamaktayız.
Tabi özelikle son yıllarda plansız bir formda açılan hukuk fakülteleri ile birlikte avukat sayısında önemli artışlar yaşandı. Bu artış ile birlikte mesleğe yeni başlayan meslektaşlarımızın önemli ekonomik sıkıntıları yaşadığı bir gerçek, pandemi ile birlikte bu sorun daha önemli bir boyuta geldi. Mesleğe yeni başlayan birçok meslektaşımızın birinci etapta temel çıkar alanları, mecburî müdafilik sisteminden kaynaklı CMK ve isimli yardım hizmetleri kapsamındaki görevlendirmelerdir. Lakin kelam konusu görevlendirmelerden kaynaklı fiyatlar Avukatlık Taban Fiyat tarifesinde belirlenen fiyat fiyatlarından çok düşük bir düzeyde olup vergi kesintileri de eklenince çok cüzi bir fiyatla bu misyonlar ifa edilmektedir. Öncelikle avukatların bu görevlendirmelerden kaynaklı fiyatlarının avukatlık minimum fiyat tarifesine getirilmesi ve vergi kesintilerinin zarurî müdafilik faaliyetlerinden kaldırılması için idari ve yargısal süreçleri işleteceğiz.
Diyarbakır Barosunun maalesef idari bina ve toplumsal tesis sorunu da devam etmektedir. Meslektaşlarımıza ve yurttaşlarımıza daha âlâ bir hizmet sunmak ismine misyona gelmemiz durumunda en kısa mühlet içerisinde bu sorunu çözeceğimize inanmaktayız.
