Koronavirüs Bilim Şurası Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Sıhhat Bilimleri Fakültesi tarafından 4’üncüsü düzenlenen Memleketler arası Sıhhat Bilimleri ve Hayat Kongresi’ne konuşmacı olarak katıldı. Pandemi periyodunda yerli üretimin ne kadar değerli olduğunun anlaşıldığına işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Nasıl anladık, hayvancılıkta, tarımda, savunma sanayiinde ve bizim sıhhat bilimlerinde yerli üretim olmazsa olmazımız. Biz bugün aşılarda neden zorluk yaşıyoruz. Gerçi şu anda 18 milyona ulaştı yaptığımız aşı sayısı, onu da niçin yaşıyoruz dışa bağımlıyız. Şu anda bizim üniversitelerimizde, bizim insanlarımız tarafından geliştirilen aşıların ön plana çıkmasıyla, üretilir hale gelmesiyle biz bu pandemi, Covid-19 belasından yahut bundan sonra karşılaşacağımız başka teneffüs yolu hastalıklarından kendi yerli aşılarımızla lakin kurtulabileceğiz. Bu yerli aşılarımızı düşük maliyetli ülkemizde üretebilirsek tahminen de yurt dışındaki birçok ülkeye de derman olacak biçimde en uygun biçimde sağlayabileceğiz” dedi.
‘AŞIYA İNANCI KIRMAYA ÇALIŞMAK, AKIL VE MANTIKLA BAĞDAŞMIYOR’
Çin’deki bir balık pazarında ortaya çıkan koronavirüsün kısa müddette tüm dünyayı kuşattığını belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, “Dünyada 130 milyonun üstünde hadise sayısı ve yaklaşık 3 milyon mevt olgusu ile karşımıza çıktı. Hala bu hastalığı inanılmaz biçimde küçümseyenler, ciddiye almayanlar, hatta bu türlü bir hastalığın varlığına inanmayanlar var. Bizim kliniklerde gördüğümüz ise genç yaşta, ileri yaşta, hastalık tablosu çok ağır giden beşerler var. Ortada nitekim bir hastalık var. Bu türlü bir durumda bu hastalığı küçümsemek, alınan önlemleri küçümsemek, bizim hastalığı daha hafif atlatmamızı sağlayacak olan aşıya inancı kırmaya çalışmak ne yazık ki akıl ve mantıkla bağdaşmıyor. Aşılama yaptığımız kümelerde aralık ayına nazaran mart ayındaki hadise sayılarında bir yükseliş görmedik. Fakat toplamda baktığınızda aralık ayına nazaran mart ayında olay sayısında önemli bir artış var. Dün prestiji ile günlük 54 bin hadiseye ulaşmış durumdayız. Fakat aşılanan kümelerdeki sıhhat çalışanları hastalığın yüzde 10’unu oluşturuyordu, hastaların yüzde 10’unu oluşturan sıhhat çalışanlarında bu oran şu anda çok çok azalmış durumda. 65 yaş üstünü aşıladık ve aşılananlarda hasta sayılarının aralık ayına nazaran çabucak hemen birebir yahut biraz daha az olduğunu fark ettik. Toplamda hadise sayısı artıyor fakat aşılanan kümelerde olay sayısı yükselişe geçmiyor” diye konuştu.
‘ERCİYES ÜNİVERSİTESİ’NDE YAPILAN ÇALIŞMA FAZ 2 AŞAMASINDA’
Bilhassa son devirde hadiselerin ağırlaştığı yaş kümesinin 20 ile 59 yaş ortası olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kayıpmaz, şöyle devam etti:
“Yani artık gençlerimiz, üretken nüfusumuz daha çok tehlike altında diyebiliriz. Ülkemizde öbür aşılar temin edildikçe meslek kümelerinden başlayarak, riskli kümelerden başlayarak genç yaştaki şahısların de aşılamasına devam edilecek. Yerli aşı manasında Erciyes Üniversitesi’nde yapılan çalışma faz 2 basamağında. Önümüzdeki günlerde faz 3’e gerçek geçecek. Bu hafta prestiji ile ülkemizin en kapsamlı klinik araştırma merkezini Ankara Kent Hastane’mizde kurduk. Bundan sonra aşı çalışmalarının faz deneylerini, birebir vakitte da ilaç çalışmalarını yürüteceğimiz aşı çalışmalarını açmış bulunmaktayız. Resmi açılışını da birkaç gün içinde yapacağız. Kendi insanlarımızın geliştirdiği aşıları çok daha uygun bir pozisyona nasıl getirebiliriz buna bakacağız. Pandemiyle bundan sonraki çabamız nasıl olmalı? Bilhassa Ramazan ayı içerisinde kritik günler bizi bekliyor diyebiliriz. Günlük 54 bin hadise belirli bir mühlet sonra hasta ağır hastaya, ağır hasta da hayatını kaybeden vefat sayılarına yansıyor”
‘YUMRUK HALİNDE SELAM DA VERİLMEMELİ’
Bilim Heyeti’nin mümkün olan en fazla dozda aşının gelmesi için uğraşlarının devam ettiğine işaret eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Üretici ülkelerden kaynaklanan problemlerden ötürü istediğimiz doz şu ana kadar gelmiş değil. Bundan sonrasında inşallah kalan dozlar gelirse biz çok daha fazla aşılamayı yaparken bir yandan da alınacak olan önlemlerle Ramazan Bayramı’nda şu anda olduğumuzdan çok daha yeterli bir pozisyonda olabileceğimize inanıyorum. Ramazan ayı içerisinde de muhakkak ek önlemlerin gündeme gelebileceği görülüyor. Kamuda, özel bölümde uzaktan çalışma, birtakım kapatma kararları düşünülebilir. Pandemi el birliğiyle uğraş etmemiz gereken bir süreç. Evet devletimiz birtakım kararlar alıyor. Biz de vatandaş olarak bu kararlara uymak durumundayız. Yumruk halinde selamlama formu gelişti, burada da fiziki temas vardır ve bulaşma riski vardır. Nasıl el ele tokalaşmıyorsak yumruk halinde selam da verilmemeli. Bilim Şurası toplantısında ramazan ayı içerisinde hadise sayılarını düşürmeye, insan hareketliliğini azaltmaya yönelik önlemler gündeme gelecek. Burada tartışıldıktan sonra Sayın Bakanımız tarafından Cumhurbaşkanlığı kabinemize sunulacak” dedi.
Konuşmanın akabinde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Duruş Acar tarafından Sıhhat Bakanlığı Koronavirüs Bilim Heyeti Üyesi Doç. Dr. Afşin Kayıpmaz’a ‘Sağlık Bilimleri ve Ömür Toplumsal Katkı Ödülü’ verildi.
