Dokuzuncu Yurt Dışı Din Hizmetleri Konferansı’na katılan ve konferansın açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Lideri Erbaş, bilgi, bilim ve niyetin son 22 asırdır Batı merkezli anlayışla temellendirildiğini söyledi.
“Materyalist bir dünya algısının kökleştirilmeye çalışıldığı bu süreçte hayatı manalı kılan pahalar yok sayılmıştır, maalesef” diyen Erbaş, “Bilim ve tekniğin fevkalâde ilerlemesine karşın insanlık bedel ve ahlak müktesebatını, çağın gerçeklikleriyle buluşturmak noktasında yetersiz kalmıştır. Global boyutta yaşanan birçok sorun ve krizin temelinde inancı, adaleti, hakkaniyeti, merhameti ve umudu örseleyen bir yaklaşım vardır. Ailevi problemlerden toplumsal çözülmelere, terör olaylarından global savaşlara, iklim değişikliğinden besin krizine kadar insanlığı tehdit eden ve insanlığın geleceğini ipotek altına alan bütün bu aksilikler, aslında adalet ve merhametin kaybedilmesinin acı bir yansımasıdır” tabirlerini kullandı.
“MANİPÜLASYON VE ENGELLEMELER OLMASA…”
İnsanlığın hakikat arayışının İslam’a çıkmasının önünde maniler bulunduğunu söyleyen Erbaş, şöyle konuştu:
“Manipülasyon ve engellemeler olmasa, insanlığın hakikat arayışının yolu mutlaka İslam’a çıkacaktır. Zira insanlık tarihine baktığımız vakit Hz. Adem’den itibaren gelen bütün peygamberlerin, tüm insanlığı karanlıklardan aydınlıklara çıkarmak ve dünyanın istikrarını koruma eden İslam’ı onlara bildirim etmelerindeki hikmet budur. İslam, bütün insanlığı istikrarının bozulmasını önlemek, kötülükleri ortadan kaldırmak, uygunlukları emretmek için gönderilmiştir. Önündeki maniler kaldırıldığında insanlığın yolu kesinlikle İslam’a çıkacaktır. Buna olan inanç ve imanımız tamdır. Çünkü çağdaş çağın öne çıkan sıkıntıları olarak yalnızlık, kişisellik, bencillik, nefret ve şiddet üzere olguların yol açtığı buhranlardan kurtuluşun yegane reçetesi İslam’dır.”
Erbaş, radikalizmden kimlik erozyonuna, tefrikadan din istismarına kadar pek çok sorunun dünyadaki Müslümanların bugünü ve geleceğini tehdit ettiğini belirterek fitne, terör ve cehalet üçgeninde karamsarlık ve ümitsizliğe hapsedilen İslam coğrafyasının bu manzarasının uzunca bir müddettir Batı toplumlarında yaygınlaşan İslam düşmanlığına payanda yapıldığını söyledi.