AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK gündemine ait açıklamalarda bulundu.
Çelik’in açıklamalarından birtakım satır başları şöyle:
– Emekli amiraller tarafından yayınlanan ve siyasette makus teşebbüsleri hatırlatan kanaatlerimizi sizinle paylaşmıştık. Yargı faaliyetini sürdürüyor, o hususa girecek değiliz. Bu süreç içerisinde AK Partiyi, ima eden sayın Kılıçdaroğlu ve birtakım CHP’lilerden gelen asla kabul edemeyeceğimiz argümanlar oldu. Bu metnin gece yarısı yayınlanmasında, değiştirilmesinde iktidarın sorumlu olduğu biçiminde açıklamalar yayınlandı.
– Güya bu işin içinde kimi arkadaşlarımız varmış da, kumpas kuruluyor üzere baştan aşağı yanlış açıklamalar oldu. Bu bildirinin gece yarısı yayınlanması konusunda dış müdahale kelam konusu olmuşsa, o vakit niye bu bildiriye imza atan birtakım emekli amiraller bunun fikir hürriyetine girdiğini açıklama uğraşına girdiler. Bir tanesi de saygısızca bizi kast ederek, ‘gece yarısı bildiriyi uykulu bir halde okumuşlar, sabah okuyunca göreceklerdir’ demiştir.
– (Emekli amirallerin bildirisi) Çabucak sahiplenenlerin bunu niçin sahiplendiği, şayet içeriği ve zamanlaması değiştirilmişse onlara sorulması gereken bir şeydir. Bize sorulması, akılla izah edilecek bir problem değildir.
– (CHP) Emekli amiraller bildirisi konusundaki sınıfta kalan hallerini örtmek için 128 milyar dolar sorununu daima ortaya çıkarıyorlar. En hoş yanıtı kendi milletvekilleri verdi.
– Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın ülkemize ziyareti oldu. Natürel ki ülkemize ziyaretlerinden memnuniyet duyarız. Klasik misafirperverliğimiz ve diplomatik tecrübemiz çerçevesinde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyarız. Burada gördük ki Yunanistan Dışişleri Bakanı Türkiye’ye Ankara’ya konuşmak için gelmemiş, Atina’ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz, saygısız halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve milletimizi itham etmesi, diplomasi tarihine yakışıksızlık örneği olarak girecektir. Sayın Dışişleri Bakanımız gereken yanıtı verdikten sonra son kelamı tekrar Yunan bakana geldi ama tekrar tıpkı halde devam etti. Müzakereleri sabote etmek için konuşmuş olmakla kayıtlara geçmiş oldu. Bu nezaket ve diplomasi dışı hali bütün dünya görmüş oldu.
– Beni en çok şaşırtan şey şu oldu; Yunan Dışişleri Bakanı’nın kelamlarında ister küçük, ister büyük devlet olsun, kendi egemenliklerini müdafaaya muktedir olduğunu söylerler. İster küçük ada devleti, ister harika güç olsun. Bunun dışındaki tabir devlet olma kabiliyet ve kapasitesinden geriye gitmek manasına gelir. Yunan Dışişleri Bakanı’nın kendi ülkesinin egemenliğinden bahsederken AB’den bahsettiğini gördük. AB’yi kalkan yapan açıklamayı birinci kez bir dışişleri bakanından görmüş oldum. Sonuç olarak bu problemlerin neden çözülmediği anlaşıldı.
– Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa karşın müzakere sürecini akıllı bir lisan ve devlet anlayışıyla, karşılıklı hürmete uygun biçimde sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Bir dışişleri bakanı buraya gelecek kendi ülkesinin iç siyasetindeki siyasi mesleğine Ege ve Doğu Akdeniz’deki problemleri istismar konusu haline getirecek. Buradan bir şey çıkmaz.
– (Yunanistan) Botları batırmak, 3 yılda 80 binden fazla mülteciyi bizim kara sularımıza itmek gibisinden yabanî aksiyonlar gerçekleştirdiler. Milletlerarası kurumlar ve Avrupa Birliği maalesef bunun karşısında susuyor.
– (Yunanistan) Demokrasi, insan hakları, milletlerarası münasebetler dediğiniz kıymetleri Akdeniz’in sularına gömdünüz. Onları kurtarın, sonra başka problemler hakkında konuşmaya çalışın.
– (Rusya-Ukrayna gerilimi) Bu tansiyonun Rusya, Ukrayna ve AGİT ortasındaki üçlü temas kümesi çerçevesinde diplomasi yoluyla çözülmesini istiyoruz.
