CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban, bugün TBMM Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı kelam alarak Marmaris’teki orman yangınıyla ilgili konuştu.
İktidarı eleştiren Alban, “Yine aylardan haziran, yeniden 21 Haziran ve yangın, yeniden Marmaris, yeniden Muğla. Her ne sebeple ise yangın çıkmış yahut çıkarılmış, bu yangında sabotaj ihtimalînin çok yüksek olduğu, yüzde 99 olduğu bilinmekte ve sav edilmektedir. Yangın, nasıl çıkarsa çıksın, iktidarın ve ormanlardan sorumlu olan bakanın o yangınla çaba etme ve en üst noktada çabayı yerine getirme sorumluluğu vardır. Üç noktada çıkan yangına anında müdahale edilememiş ve o yangın çok büyük tahribat vererek çok büyük alanları yakmıştır” tabirlerini kullandı.
Alban, şöyle konuştu:
Geçen yıl Muğla’da 70 bin hektarlık alan yandı. O yıldan ders çıkarılmamış ki bu yıl da tekrar, üç gün içerisinde yaklaşık 5 bin 900 hektarlık alan yangın gördü, bunun 4 bin 500 hektarlık alanı da ormandı ve tamamı yandı.
Yangına uçakların ve helikopterlerin müdahale ettiğini argüman eden iktidarın yetkilileri: Biz eksikleri bildirmeye, yangınla uğraş etmeye herkesi davet ederiz, sizin eksikleriniz varsa onu da lisana getiririz, konuşuruz. İktidarın ve ormandan sorumlu bakanlığın tek vazifesi vardır, o yangınları söndürmek ancak ne yazık ki o yangınlar söndürülemedi ve o yangınlar sırasında -üzülerek söylüyorum- sayısal manada bizlerle polemiğe girdiler.
“ORMANLARI BİRİLERİ YAKIYOR, BİRİLERİ SÖNDÜRMÜYOR, BİRİLERİ DE SATIYOR”
İlk gün yapılan açıklamalarda 14 uçak, 25 helikopterle yangına müdahale ettiklerini söylediler. Ya, biz sayı saymayı biliyoruz, yangının yerindeyiz, bütün havaya bakıyoruz; bu 25 helikopter neredeydi, 14 uçak neredeydi? Bu yangına nasıl müdahale edildi de üçüncü gün sonunda fakat denetim altına alınabildi? İkinci gün tekrar yeni bir açıklama ‘12 uçak, 45 helikopterle müdahale ediyoruz.’ Hoş, nerede bunlar? Yok ancak olmayan uçağı, helikopteri varmış üzere anlatmak, kamuoyundan gerçekleri saklamak, kamuoyunu yanıltmak yanlışsız bir şey değildir.
Ben bir açıklama yapmıştım, bu açıklama çok kıymetliydi arkadaşlar: Ormanları birileri yakıyor, birileri söndürmüyor, birileri de satıyor; geçen yılki yangında, bu yanan ormanların ağaçlarını yani tomruklarını kendi yandaş firmalarına metreküpünü 155 liradan ihale ettiler.
Polemik istemiyoruz. Burada çıkıp sayısal bilgilere girip farklı alanlara çekmeye kimsenin hakkı yok. Tek şey istiyoruz: Artık ormanlar yanmasın, ormanlardaki canlılar yanmasın, ağaçlar yanmasın, tabiat yok edilmesin, ormanlar emniyet şeritleriyle müdafaa altına alınsın, yollar açılsın.
“BU YANGINA O SAATLERDE ANINDA MÜDAHALE ETMİŞTİR”
AKP Muğla Milletvekili Mehmet Yavuz Demir ise
şu savunmayı yaptı:
“21 Haziran’da başlayan yangın Deniz Kuvvetleri’ne ilişkin bir İHA tarafından tespit edilmiş, saat 20.02’de bu bilgi ilgili tüm ünitelere iletilmiştir ve tam sekiz dakika sonra yani saat 20.10’da derhâl harekete geçilmiş ve tüm ilgili kurum ve kuruluşlar; Orman Genel Müdürlüğü, Orman teşkilatı başta olmak üzere Jandarma, Emniyet, AFAD, Kızılay ve ilgili tüm sivil toplum örgütleri birebir anda harekete geçmişler ve tekrar Marmaris’te ‘Değirmenyanı’ denilen mevkide akşam saatlerinde bir afet uyum merkezi oluşturulmuş; bu ortada, Ankara’dan Tarım ve Orman Bakanımız ve İçişleri Bakanımız da bölgeye intikal etmiştir. Onların idaresinde çok süratli bir formda ormana müdahale yapılmıştır.
61 hava aracı, yaklaşık 500 arasöz ve iş makinesi, 28 TOMA ve ilgili kurumların dışında yardımsever ve canları değerine oraya gelen binlerce beşerle birlikte yaklaşık 5 bin kişilik bir grup bu yangına o saatlerde anında müdahale etmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde sekiz dakikada hazırlanıp müdahale kelam konusu olamaz. İşte, Türkiye Cumhuriyeti devleti bu kadar güçlü bir devlettir. Ve üç gün zarfında, tüm olumsuz hava koşullarına karşın, rüzgâra karşın üç günün sonunda yangın büyük ölçüde denetim altına alınmış ve üçüncü gün de Cumhurbaşkanımız bölgemizi ziyaret etmiş, gerekli kontrollerde bulunmuş, havadan denetlemiş ve basına da gerekli açıklamaları yapmıştır ve dördüncü günün sonunda da yangın büsbütün denetim altına alınmıştır.
Yangınla gayret birebir vakitte bir vatan savunmasıdır. Yani orada yanan ağaçlar AK Parti’nin yahut MHP’nin ağaçları değildir, orada yanan orman bütün milletin ortak pahasıdır, ortak malıdır ve insanlığın bedelidir hatta. Onun için bu olayı bu türlü güya başarısız üzere göstermek, insanların o süreçte bu çabayı verirken moralini bozmak hiçbir şeye yaramaz. Bu türlü afet günlerinde, tamam, hepimiz siyasetimizi yapıyoruz ancak bilhassa toplumu ilgilendiren afet günlerinde orada beklenen şuydu aslında: Muhalefet partileri de geleceklerdi, o merkezde bizlerle bir arada ‘Biz de ne yapabiliriz’ deyip o yangına, o taşın altına onlar da ellerini sokacaktı.
Kim ne derse desin, bu ülke üzerine ne tuzaklar kurulursa kurulsun, hangi hain emellerle hangi devletler Türkiye’ye ziyan vermeye çalışırlarsa çalışsınlar ve onların içimizdeki kirli elleri ne yapmaya uğraşırsa uğraşsın hepsi boş, hepsi öykü. Bakın, çok net söylüyorum; hiçbir yere varmaları mümkün değil.”