Devrimci hareketin simgesi haline gelen Che, 14 Haziran 1928’de Arjantin’in Rosario kentinde doğdu. Şimdi iki yaşındayken astım hastalığına yakalanan devrimci önder, ailesi ile evvel başşehir Buenos Aires’e akabinde hekimlerinin “iklim değişikliği tavsiyesi” ile Cordoba’ya yerleşti. “Sola açık” denilebilecek burjuva bir ailenin çocuğu olan Che, lise yıllarında entelektüel mevzulara ilgi duymaya başladı.
FIDEL’LE BULUŞMA
1948’de üniversitede tıp eğitimine başladı. Öğrenciliği sırasında motorsikletle Latin Amerika tipi yaparken kıtadaki yoksulluğa, baskıya ve eşitsizliğe şahit oldu. Gördüğü bu zorlayıcı hayat şartları ve emek sömürüleri ile oluşan insanlık dramları, Marksist devrimci fikirlerinin tohumlarını yeşertti. Fakülteden tıp hekimi olarak mezun olunca Guatemala’daki toplumsal ihtilalde yer aldı. Akabinde Meksika’da tanıştığı Kübalı devrimci Fidel Castro’yla birlikte diktatör Fulgencio Batista’ya karşı 1959 Küba Devrimi’ni yapan Ernesto Che, Küba devlet lider yardımcılığı üzere misyonlar üstlendikten sonra 1965’te öbür devrimci hareketlere katılmak üzere ezilen uluslarla dayanışmaya gitti. Evvel Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne sonra da CIA takviyeli bir harekât ile yakalanacağı Bolivya’ya seyahat etti.
9 Ekim 1967’te Vallegrande yakınlarındaki La Higuera’da yakalandı ve ABD ordusunun takviyesi ile öldürüldü, son kelamları ise kendisini öldürmeye gelen cellat Mario Teran’a söylediği “Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, sırf bir adam öldürmüş olacaksın” oldu. Ernesto Che Guavera, “Yepyeni bir dünya kuracağız… Ve dört bir yana yazacağız; Gerçekçi ol, imkânsızı iste” kelamları ve hareketleri ile kendisinden sonra gelen devrimcilere yol gösterdi.