Türkiye’nin NATO üyeliğine karşı çıktığı İsveç ve Finlandiya’dan Ankara’ya gelen heyetler, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’ın başkalık ettiği heyetle görüştü.
Türkiye heyeti, Finlandiya ve İsveç heyetleriyle başka farklı görüştü. Daha sonra üç heyetin bir ortaya geldiği toplantıya geçildi. Görüşmelerin akabinde İbrahim Kalın, Beştepe’de basın toplantısı düzenledi.
Kalın, “Bu birinci toplantı olduğu için bilhassa şu tarihte, ortamda, formatta tekrar buluşalım diye odaklanmaktan çok temel çerçevenin oturtulmasına odaklandık. Bu toplantıdan günü, saati belirlenmiş bir tarih veya müzakere metni çıkmadı. Bunu bilerek tercih ettik. Bu iletisi artık aldılar. Başkentlerine dönüp bu değerlendirmeleri başkanlarına arz ettiklerinden sonra bize yapacakları dönüşle süreci kararlaştıracağız. NATO Genel Sekreteri’nin bir görüşü oldu. NATO’dan teklif gelirse kıymetlendiririz. Bizim NATO tepesine kadar bizim onu yetiştirelim diye bir vakit baskısı olmadığını tabir edelim” sözlerini kullandı.
“BU TOPLANTIDAN GÜNÜ, SAATİ BELİRLENMİŞ BİR TARİH VEYAHUT MÜZAKERE METNİ ÇIKMADI”
Kalın ayrıyeten, “Bu birinci toplantı olduğu için bilhassa şu tarihte, ortamda, formatta tekrar buluşalım diye odaklanmaktan fazla temel çerçevenin oturtulmasına odaklandık. Bu toplantıdan günü, saati belirlenmiş bir tarih veya müzakere metni çıkmadı. Bunu bilerek tercih ettik. Bu iletisi artık aldılar. Başkentlerine dönüp bu değerlendirmeleri başkanlarına arz ettiklerinden sonra bize yapacakları dönüşle süreci kararlaştıracağız” tabirlerine yer verdi
“İsveç yaklaşık 200 yıldır tarafsız olmayı benimsemiş bir ülkenin Ukrayna savaşı sonrasında NATO’ya üye olması kıymetli bir kırılma noktasıdır. Bizim 1952’den bu yana NATO’nun en kıymetli üyelerinden biri olduğumuz aşikardır. Türkiye ittifakın bugünü kadar gelmesinde değerli roller oynamıştır” diyen Kalın şöyle devam etti:
- Terörün farklı yüzleri, biçimleri, formları, dönüşüm geçirerek karşımıza çıkan çehrelerine karşı bizim kararlılıkla uğraş etmemiz NATO prensiplerini teşkil etmektedir. Bilhassa Türkiye’ye karşı PKK, PYD, YPG, DHKP/C, FETÖ üzere terör örgütlerin ortasında hiçbir farkın olmadığını açık ve net halde söz ettik.
- Yakın periyoda kadar ABD’nin kendi yazılı raporlarında PYD ve YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğu açıkça söz edildi. Tıpkı biçimde FETÖ’nün bir terör örgütü olduğunu, 251 insanımızın şehadetine sebep olduğunun altını çizdik.
“MUHATAPLARIMIZA TÜM BEKLENTİLERİMİZİ SIRALADIK”
- Beklentimiz terör örgütlerinin oradaki örgütsel, finansal, propagandaya dönük medyadaki varlığına dönük somut adım atılmasına odaklandı. Bununla ilgili hazırladığımız bilgi ve dokümanları muhataplarımıza ilettik.
- İsveç’ten 28, Finlandiya’dan 17 iade talebimiz oldu maalesef hiçbir yanıt almadık. Bizi ikna edici hiçbir tüzel, isimli münasebetlerin olmadığını gördük. Bu bahisleri da muhataplarımızla etraflı bir halde paylaştık. Ayrıyeten savunma endüstriyle ilgili yaptırımların kaldırılması beklentimizi tabir ettik.
- Batılı ülkelerin istihbarat raporlarında PYD, YPG’nın PKK’nın kolu olduğu yazıldı. Milletlerarası Af Örgütü, Memleketler arası İnsan Hakları Örgütü üzere kuruluşların hazırladığı raporlara bakıldığında bu örgütlerin ne tıp savaş cürümleri işlediği, Kürtlere, Türkmenlere, Araplara karşı ne t ür cürümler işlediğini anlattık. Burada YPG ve PYD’yi aklamak için, onları romantize edercesine bu raporların hasır altı edilmesinin kabul edilemez olduğunu tabir ettik.
- Türkiye’nin güvenlik tasaları somut adımlarla, aşikâr takvim çerçevesinde karşılanmadığı takdirde sürecin ilerlemeyeceğini çok açık ve net söz ettik. Cumhurbaşkanımızın bu sürecin başından itibaren verdiği iletileri, çizdiği çerçeveyi temel alarak muhataplarımıza bu mevzudaki beklentilerimizin son derece somut olduğunu tabir ettik.
“TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK TELAŞININ KARŞISINDA ADIM ATILMASINDA KARARLIYIZ”
- Bu ilgisiz kalabileceğimiz, erteleyebileceğimiz terör tehdidi olmadığını kendileriyle paylaştık. 1999 yılında NATO üyelik süreciyle ilgili unsurlar açıklanmıştı. Bundan sonra üyelerin, aday ülkelerin nasıl üye olacağına dair prosedürler belirlendi. NATO üye olan ülkelerin tamamının bu kurallara tabi olmak suretiyle NATO’ya üye oldular. Bu kuralların ve prosedürlerin gerçek formda uygulanması bizim beklentimizdir.
- Türkiye’nin güvenlik telaşlarının karşılanmadığı bir ortamda bu sürecin mümkün olmayacağını söz ettik. Muhataplarımız notlarını aldılar, raporlarını kendi liderliklerine bildirecekler. Önümüzdeki günlerde bu taleplere nasıl karşılık vereceklerine dair yanıtları aldıktan sonra istişareleri karşılıklı olarak sürdürmeye devam edeceğiz.
- NATO Genel Sekreteri’nin bir görüşü oldu. NATO’dan teklif gelirse kıymetlendiririz. Bizim NATO doruğuna kadar bizim onu yetiştirelim diye bir vakit baskısı olmadığını söz edelim. Türkiye’nin güvenlik telaşının karşısında adım atılmasında kararlıyız.
“BİZ BİLGİ VE EVRAKLARLA PKK’NIN PYD VE YPG’NİN BİRBİRİNDEN FARKLI OLMADIĞINI ORTAYA KOYDUK”
- Birinci olarak muhataplarımız sunduğumuz mevzuları başkentlerine takdim ettikten sonra bize yapacakları dönüşe bağlı olarak sürecin seyrini takip edeceğiz. Bakanlar seviyesinde, başkanlar seviyesinde öteki görüşmeler olabilir. NATO doruğu öncesinde yahut dorukta olabilir. Biraz süreç bundan sonra muhataplarımızın bize geri dönüş yapacağı hareket planı, paketi, teklifleri çerçevesinde şekillenecek.
- Savunma sanayi eserlerine dönük yaptırımların kaldırılması tarafında olumlu hali gördük. Bu sevindirici bir gelişme. Cumhurbaşkanımızın harikulâde önderler doruğunda lisana getirdiği ilkeyi tekrar ettik. Müttefiklerin birbirine ambargo uygulamasını yanlışsız bulmuyoruz. Hele ki terör üzere tehditlere karşı uğraş edecekse yaptırımlar asla kabul edilemez, düşmanlarımızı sevindirir. Bu ilkeyi biz prensip olarak ABD yahut bize karşı açık ya da kapalı ambargo, kısıtlama, yavaşlatma taktikleri uygulayan müttefiklere prensip olarak tabir etmeye devam edeceğiz.
- Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını, adım atmak için irade oluşmaya başladığını tabir ettiler. Bundan sonra ne cins somut atacaklarını göreceğiz. Biz bilgi ve dokümanlarla PKK’nın PYD ve YPG’nin birbirinden farklı olmadığını ortaya koyduk. Amerika yapıyor diye bu yanılgıyı Avrupa’nın yapması da gerekmiyor. Türkiye’nin siyasi beklentileri ve güvenlik kaygıları karşılayacak formda terörle çaba konsepti geliştirmeleri mümkün. Biz bunları tekrar gündemlerine getirdik, bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin güvenlik tasalarının karşılanmadan rastgele bir ilerleme sözkonusu değildir.